Ana içeriğe atla

MODERN TÜRK MÜNEVVERİ İHSAN FAZLIOĞLU’NUN ESERLERİNE DAİR BİR KAÇ SÖZ(3) - fazlı bayram


5-Kendini Bulmak (Şubat 2015)
 

İlim ilim bilmektir
İlim kendin bilmektir
Sen kendin bilmez isen
Bu nice okumaktır (olmaktır)

Ehl-i ilm bu sözü iyi bilir. Okumak (olmak) insanın en büyük mükellefiyeti. Eşyayı, tabiatı, manayı, fikri, hakikati ve tabi kendini. Bütün mevcudatı ve mevcudatta kendini okumak. Kendi olmak. Kendini olmak.
Kendini bulmak ise bir nihayet değil yeni bir başlangıç. Başka bir yönüyle kendine varış yeni bir başlangıçta kendine başlayış. Bilerek ya da bilmeyerek bir kendine varış yolculuğu aslında maceranın tümü.

“İman, kendilik-bilincini, ferdiyetini kazanmış kişinin bir tercihi, alâmet-i fârikası ise o zaman kişi olmak ne demektir? İrfânî teşbihte kavs-ı hayat, nüzûl ve urûc (suûd) yaylarından oluşur. İniş yayı bizi beşer kılar; beşer, kendilik bilincini, ferdiyetini kazanarak insanlaşmaya başlar. Ve çıkış/yükseliş yayına girer; çıkış yayında seyr ise kemâl mertebelerine göre, insan-ı kâmil oluncaya değin devam eder.”

“Âmen-tu, ferdiyetini kazanan, kişi-olanın göze alabileceği bir duruştur. Toplu imân olamayacağı gibi, kimse kimsenin yerine îman edemez; çünkü sorumluluk yani ferdiyet devredilemez. Îmanın hem kalbî (istişhâdi) hem de kavlî (istidlâlî) olması, bir yönüyle nazârî ve irfânî olanın birbirini tamamladığını gösterir.”     


6-Derin Yapı (Haziran 2015)
İslam-Türk Felsefe-Bilim Tarihinin Kavram Çerçevesi

Eser, Türk-İslam medeniyetinin ilim ve bilim adamları eliyle tekâmülünü ortaya koyar. Yüksek kavramların da bolca zikredildiği eserde kavram atlasımızın bir kısmı seyredilebilmektir.
Eserde sık sık Türk felsefe-bilim tarihimizin önemli şahsiyetlerinin görüş ve düşünceleri nakledilir.


İbn Sînâ’ya göre felsefe, kısaca, belirli bir tarz bilgiyi elde etme ve bu bilgiye göre eyleme olarak tanımlanabilir. Daha başka bir deyişle felsefe, insanın, nefsinin sahip bulunduğu teorik (nazarî) yetiyi, eşyanın gerçekliğine (hakâ’ik-ul eşyâ) ilişkin doğruyu (hak) bilerek ve pratik (amelî) yetiyi de bu doğruya uygun iyiyi (hayr) eyleyerek olgunlaştırılması (tekmil) böylece sürekli bir mutluluğa (sa’âdet) erişmesidir.”
     
Akademik tarafı ağır basan eserin dili ağır olmasına rağmen okuyucuyu içine çeken, meraktan meraka, hayretten hayrete sürükleyen bir tarafı var. İhtiva ettiği mevzular ise ancak İhsan Fazlıoğlu gibi bir münevverin toparlayabileceği nitelikte.



7-Soruların Peşinde (Kasım 2015)

Eser aslında bir yönüyle bütün insanlığı ilgilendiren mühim bir konuyu ihtiva eder. Yakın zamanda başka dillere de çevrilip bütün dünyada okunmasının gerekliliğini her okuyanın fark edeceği bir eserdir. Soru sormak, sorulan sorulara cevap aramak her insanın mümeyyiz ihtiyacıdır. Ancak bazı zamanlarda insan, sorusunu sormaktan bile aciz kaldığı haller yaşar. İşte bu eser, kaliteli sorular silsilesinin ve ardından hakikate ulaştıran cevapların anahtarlarından biridir.


“Belki de durdurulmuş bir medeniyetin çocukları olduğumuz için, durdurulmadan önceki güzelliklerimizden habersiziz. Bu güzelliklerin bizim tarihimizdeki kırılma noktalarında neler var?”
“Felsefen yapmanın tek bir tarzı mı vardır, yoksa çağa, kültüre, sosyal duruma ve kişiye göre değişen felsefe yapmanın tarzları mı vardır? Bir Alman felsefesi, bir Amerikan felsefesi, bir Çin felsefesi ya da bir Türk felsefesinden söz edildiğinde, bu adlandırmadan ne anlamak (yöntem farklılığı, farklı bir gelenek ya da coğrafi bölge vb.) gerekir?”

“Bütün bu olup bitenleri idrak için bir milli bilinç yoksunluğu söz konusu; bu nasıl anlaşılabilir?”

Bu ve benzeri sorular başka hangi yönden bakılırsa bakılsın her millettin kendine uygulayarak sorması gereken sorular.

Yorumlar