Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BORÇLANDIRILMIŞ İNSANIN İMALİ - FAZLI BAYRAM

" Borç sadece ekonomik bir dispozitife indirgenemez; o aynı zamanda yönetilenlerin zamanının ve davranışlarının belirsizliğini azaltmayı hedefleyen, bireysel ve kolektif öznelliklerin denetimine ve yönetimine ilişkin bir güvenlik tekniğidir. Devlet’e, özel sigortalara ve daha genel olarak şirketlere karşı hep daha fazla borçlu hale geliyoruz ve vaatlerimizi yerine getirmek için hayatlarımızın, ‘’insani sermaye’’mizin ‘’girişimcileri’’ olmaya teşvik ve icbar ediliyoruz; tüm maddi, zihinsel ve duygulanımsal ufku muz böylece yeniden biçimlendirilmiş ve alt üst edilmiş bulunuyor." ( Kitabın arka kapağından) Kitabı, Prof. Dr. Mahmut Yardımcıoğlu tavsiyesi ile aldım ve yüksek lisans öğrencisiyken Uluslararası Muhasebe dersinin dönem ödevlerinden biri olarak okudum. Mahmut Yardımcıoğlu,   1996’da tanıştığım, onu tanıyor olmanın ayrıcalığını yaşadığım, hayatımın anlam iksirlerinden olan değerli bir ağabey. Kendisi üniversite öğrencisiyken ben lise öğrencisiydim. Mahmut Ağabey daha

TESTİYİ KIRDIK BİZ - ALİŞAN GENÇ

Bizim bir medeniyetimiz vardı. Okyanusa akan büyük ırmaklar gibi coşkun bir medeniyetti bizimki. Hayatın merkezinde insan, insanın merkezinde kalp vardı. İnsanın varoluş gayesine birlikte bir yürüyüştü bizimki. Derya içreydik ve deryadan haberdardık. Atımızı derya üzre sonsuzluğa koşturuyorduk. Cebel-i Tarık’ta, Boğaziçi’nde deryanın üstüne sürüyorduk atımızı. Selahaddin-i Eyyübî idik, Tarık bin Ziyad’dık, Fatih Sultan Muhammed Han’dık. Billur bir kâsede bir bardak suydu bizim için hayat. Kitabımız, kitabelerimiz vardı. Bizim şehirlerimiz vardı, şehir merkezlerimiz vardı. İçinde benliğimizi kaybettiğimiz, eriyik haline geldiğimiz görkemli mabetlerimiz vardı. Celî, sülüs, divanî çeşmelerimiz vardı. “Su yerine süs akardı” çeşmelerimizden. Bizim bir medeniyetimiz vardı. Kazmayı dağa vururduk ama dağın kalbini incitmezdik. Bir “su kasidemiz” vardı bizim. “Su va kfiyelerimiz” vardı. Suyu, Allah’ın mülkü bilir, suyla arınırdık. Çeşmenin başında biz vardık. Hancı da bizdik, yolcu da biz.