
Hikâye
DEĞİŞİMLE savaşan bir sokakta ONLAR tarafından işlenen bir cinayetle
başlıyordu. Cinayeti çözmek için atanan ise bu sokakta doğup bu sokakta
çocukluğunu geçiren ancak bu sokağa 30 yıl aradan sonra ilk defa ayak basan bir
komiserdi.
“Evet görünüşte aynıydı her
şey. Ama garip bir seziş bana bu görünüşe aldanmamamı söylüyordu. Bir şey
eksikti gördüklerimde. Bir şey; yokluğu pek çok şeyi beraberinde sürükleyip
götürmüştü bir şey. Her ev hatırladığım bazı hikayelerini unutmuş veya inkâr
ediyormuş gibiydi. Bu yapılar sanki değişen değer birimlerinin farkındaydılar.
Sanki değişen âlemde var olmalarını mümkün kılan hatıralarını, artık gelip
geçene tekrardan utanıyorlardı.”
Bir
de bu yaşına kadar sokağını ONLAR’a ve DEĞİŞİM’e karşı korumak için varını
yoğunu ortaya koyan komiserin çocukluk arkadaşı vardı.
" ‘Savaş’ diye sordum. ‘Nasıl
bir savaş bu? Neye, kime karşı?’ Kaşları çatıldı. ‘ONLAR'a karşı tabii’ dedi.
‘ONLAR ve sokak’ dedim.
‘Aralarında bir bağlantı
kurmakta güçlük çekiyorum.’
Anlayışla başını salladı.
‘Haklısın’ dedi. ‘Sen
sokağımızdan ayrılıp değişmenin kucağına düştün çünkü. Sen, yaşanması gereken
hayat olarak içinde bulunduğun ortamı kabul ettin. Oysa ben, değişmeyi daha
sokağımıza attığı ilk adımda tanıdım. Benim elimde birim vardı. Bu ölçüyü bana
sokağımızda imanla yaşamış yüzyıllar, konak, mescid, evliya veriyordu. Bu
sebepten ilk adımı ve karşılaştığı direnmeyi pek yakından izlemem mümkün oldu.”
İşlenen
cinayetin en büyük şüphelisi olarak komiserin çocukluk arkadaşı görülüyordu
ancak çocukluk arkadaşı bu cinayetin "ONLAR" tarafından işlendiğini
biliyor lakin kimse elle tutamadığı gözle göremediği bir varlığa inanmıyordu. Hâl
böyle olunca komiserin çocukluk arkadaşı da akıl hastanesine yatırılıp doktor müşahedesi
altında tutulmaktaydı.
Günler
geçtikçe kendisini "iyileştirecek" olan doktor ile muhabbeti
ilerliyor çoğu zaman sokaktan ve ONLAR’dan bahsediyordu. Doktor ise aklî bir
teşhis koyamıyor ve son çare problemin ruhta olduğuna kendini inandırıyordu.
"Benim selâmetim tek
başına söz konusu olamaz. İnancım bana kişinin değil toplumun selâmeti vardır
der. Bir tabib bir gün bir ruhta bir ur bulursa bu ur çok zaman o kişiden çok,
içinde bulunduğu topluma aittir. Ben, ben değilim doktor. Ben konağım,
mescidim, evliyayım. Benim his yapımda bulacağınız her şey içinde yaşadığım
sokağın teşhisi olacaktır."

Sade
ve akıcı bir üslup ile yazılan bu eserde yazar bir cinayet etrafında doğu ile
batının maneviyatla materyalizmin çatışmalarını bir sohbet edasıyla okuyucuya
aktarıyor.
Yorumlar
Yorum Gönder