
Kitabında, "Eşyanın, hayvanın bir geçmişi vardır ama tarihi yoktur.
Geçmiş ancak ondan ibret alındığı vakit tarih haline gelir." diyerek bu
alandaki çalışmalarından maksadını ifade ettiği gibi, ibret almaktan maksadının
ise idrak etmek olduğunu söylemektedir. İhsan Fazlıoğlu'na göre, tarihten ibret
almamız, tarihi idrak edebilmemiz için geleceğe ilişkin bir projemizin olması
gerekir, aksi halde yapılan okuma ve incelemelerin nostalji olarak kalması
yahut sırtımıza yük olması kaçınılmazdır. Bütün bu ilkeler eşliğinde yapılan
tarih okumaları geçmiş - gelecek - şuan arasındaki sürekliliğin farkına
varılması; hayatla irtibat halinde, yaşayan bir tarih şuurunun tesisine hizmet
etmesi bakımından üzerinde durulması gereken bir alanı ifade eder.
Tarih içerisinde idrak ve yöntem farklılık gösterebilir. Bugünkü aklım
olsaydı şeklinde ifade ettiğimiz bu durum aslında bize zaman içerisinde
idrakimizin farklılaşabileceğini gösteriyor. Basit bir ifadeyle araç
gereçlerdeki farklılıklar da yöntemin zamanla farklılaşma gösterebileceğini
gösterir. Ancak bizim dün olduğumuz kişi ile bugün olduğumuz kişi arasındaki
bağ iki eylemimiz arasındaki tavrın aynı oluşundan ileri gelmektedir. Tavrın
yani usulümüzün. Kitap, Selçuklu - Osmanlı - Cumhuriyet tecrübelerinin sahibi
olan bizlere, geleceğe dair bir söz söyleyebilmek için yine tarihi tavrımızı
takınmamız gerektiği ikaz ediyor. Bunu da İhsan Fazlıoğlu'na göre şahsiyet -
mensubiyet - ehliyet sahibi olduğumuzda başarabiliriz. İlk adım ise her zaman
dert sahibi olmaktır. Çünkü dert sahibi olmak “yolda olmak”tır.
Yorumlar
Yorum Gönder