Ana içeriğe atla

GÖNÜL FETHİ - Mehmed YAŞAR



“Evveli, âhiri, zâhiri, bâtını selâmlarım.
El-Evvelü Allah, El-Âhiru Allah, Ez-Zâhiru Allah, El-Bâtınu Allah.
Sâhib’i selâmlarım. Sâhib-i Hakîkî’yi selâmlarım.
Sağımı, solumu, önümü, ardımı selâmlarım.
‘Levlâke Sırrının Mazharı’nı selâmlarım. Vâlidesini, Hatîce Vâlidemi, Fâtıma Vâlidemi selâmlarım.
Cihâr-ı Yâr-ı Güzîn’i selâmlarım.
Erkân-ı Erbaa’yı: Selmân’ı, Mikdâd’ı, Ammâr’ı, Ebû-Zerr’i selâmlarım.
İmâmeyn-i Muhteremeyn’i selâmlarım.
Tâife-i ecinnîyi selâmlarım, müminlerini ve müslimlerini.
Ve sizi selâmlıyorum.”

22 Kasım 1975’te Aydınlar Ocağında Dostluk Üzerine yaptığı o meşhur konuşmasına bu selamlama ile başlıyor İrfan Fethi Gemuhluoğlu, nâm-ı diğer Fethi Ağabey. O sohbetin bereketinden nasiplenmek adına biz de bu naçiz yazıya aynı selamlama ile girizgâh etmek istedik.

Malum, Fethi Ağabey için nice yazılar yazıldı, nice anma toplantıları düzenlendi, nice kitaplar çıktı. O’nun hakkında gerek matbuatta gerekse internet mecrâında birçok bilgi, belge, hatırat vs. bulmak mümkün. Bizim bu naçiz yazıdan muradımız evvelen Fethi Ağabeye dâir malumatı olmayanlar nezdinde bir işaret taşı bırakmak, bir merhaba etmek; sâniyen de malumu olanlar nezdinde bir tahattura vesile olmaktır.

İlgilisi için teknik bilgi mahiyetinde arz etmek gerekirse Ferman Karaçam’ın İslam Ansiklopedisi için kaleme aldığı biyografik metne göre Gemuhluoğlu, aslen Malatya Arapgirli Türkmen bir ailenin evladı olarak 1923’de İstanbul Göztepe’de doğar. Çocukluğu, son Osmanlı aydınlarının yaşadığı Erenköy ve Göztepe semtlerinde geçer. Yetişmesinde, geniş tarih bilgisinde, edebiyat ve tasavvufla olan münasebetinde, gönül adamı kişiliğinde ailesinin ve çevresinin büyük tesiri olmuştur. Haydarpaşa Lisesi’ni bitirdikten sonra bir süre İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne devam eder. 1950-1955 yılları arasında İstanbul’da çeşitli okullarda Türk dili ve edebiyatı hocalığı, 1955-1963 yıllarında Spor ve Sergi Sarayı müdürlüğü yapar. Daha sonra Almanya’da iki yıl serbest gazeteci olarak çalışır. 1965-1966 yıllarında Millî Eğitim Bakanlığı’nda özel kalem müdürlüğü görevinde bulunur. 1966-1970 yılları arasında Ankara ve İstanbul’da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği basın müşavirliği yapar. Çok sayıda vakıf, dernek ve hayır kurumunda yönetim ve danışma kurulu üyeliği gibi görevlerde de bulunan Gemuhluoğlu, kuruluşunu gerçekleştirdiği Türkpetrol Vakfı’nın yaklaşık sekiz yıl süreyle genel sekreterliğini yürütür. 5 Ekim 1977’de İstanbul’da vefat eden Gemuhluoğlu’nun kabri Sahrayıcedid Mezarlığındadır.

Gönlü, uçsuz bucaksız bozkırlarda koşan bir tay gibi çatlarcasına aşkî; dili, şol Türkmen Kocası Yunus’un teknesinde yoğrulmuşçasına buram buram hâlis Türkçe kokan Fethi Ağabey, bu dünya gurbetinde kendisine biçilmiş ömrü adeta Anadolu’ya henüz duhûl etmiş bir Yesevî dervişi heyecanıyla sürmüştür. O’nun hayatı cezbe, vecd ve istiğrakla yanan bir çerağ misalidir. Bir dostluk çerağıdır O. Ve ateşini diğer başka gönülleri tutuşturmak için her daim diri tutmuş, her daim yeni dostluk çıraları tutuşturmanın telaşıyla yaşamıştır.

‘Dostluk Üzerine’ sohbetinden ve hatıralardan anladığımız şudur ki Fethi Ağabey’in gündemi her daim dostluk temellidir. Onun dostluk anlayışının mehazı tasavvuftur. Allah’a ve Rasulüne âşık Hakk Dostlarının aşığıdır Fethi Ağabey. Anlattığı dostluk hikayelerinde hep Peygamber-i Ekber Efendimiz ile âl ve ashabı ve evliyâullah hazerâtı vardır. Mükevvenâta dostluğu teklif ederken de hep bu nokta-i nazardan hareket etmektedir. İnsana, eşyaya, bazı mesleklere, tarihe, coğrafyaya, zamana, ağaca, komşuya dostluğu, hep bu anlayıştan yola çıkarak teklif ve tavsiye eder. Bununla birlikte dost olunmaması gereken birtakım unsurları da şöyle sıralar: Her şeye dost olalım, uykuya dost olmayalım. Uykuya düşman mı olalım? Hayır, uykuya dost olmayalım. Her şeye dost olalım, politikaya dost olmayalım. Her şeye dost olalım, hırs-ı mal ve hırs-ı câha dost olmayalım. Her şeye dost olalım ve paraya dost olmayalım.

Dönemin birçok aydını gibi Gemuhluoğlu da Osmanlı’da başlayıp Cumhuriyet’e uzanan batılılaşma politikalarından rahatsızdır ve Türkiye’ye yabancılaşmanın sanatla girdiğini düşünür. Nuri Pakdil, Bağlanma kitabında mevzûu şöyle aktarır: “Kişi düştüğü yerden kalkar ayağa” derdi bana, “Sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla atılacak yurt dışına.” Eklerdi: “Sanatla kalkacağız ayağa.” Özellikle şiir başta olmak üzere edebiyata dolayısıyla da ‘Türkçe’ye duyduğu hassasiyeti meşhur olmakla birlikte tiyatrodan musikiye, hüsn-i hattan sinemaya, gençleri muhakkak bir sanat dalıyla iştigal etmeleri yönünde yüreklendirirdi. "Cebinizde kalan son lirayla simit alıp da karnınızı doyurmayın, gidin onunla bir film yahut bir tiyatro seyredin." sözü meşhurdur.

Fethi Ağabey, hangi görüşü taşırsa taşısın millet ve memleket adına iyi bir iş yaptığını düşündüğü kim varsa; eğer kendinden küçükse yüreklendirir takdir eder, kendinden büyükse teşekkür eder, hürmet gösterir. Sadık Yalsızuçanlar, 2009 yılında derlediği Dostluk Üzerine kitabının önsöz mahiyetindeki yazısında bu durumu çok latif bir şekilde ifade eder. Gemuhluoğlu sadece belli bir kesime seslenmiyor, medeniyetimizi ve geleneksel bilgeliğimizi oluşturan bütün unsurları, yapıları ve kişileri kuşatıyordu. Bu anlamda Yaşar Kemal’den Asaf Halet’e, Bedri Rahmi’den Genco Erkol’a, Cahit Zarifoğlu’ndan Nuri Pakdil’e Neyzen Tevfik’ten Cinuçen Tanrıkorur’a, bu toprakların her kıymetine ayrı bir önem atfediyor, cem düzeyinden sesleniyor, birliyor, derliyor, toparlıyor, toplumu topyekûn bir kalkınmanın, bir dirilişin ve yeniden varoluşun deveranına çekiyordu.
Fethi Ağabey’i bir yazıyla anlatmak ne mümkün. Bahis konusu edecek o kadar çok mevzu var ki… Girişte de ifade ettiğimiz gibi yazıdan muradımız bir merhaba etmektir. Bu münasebetle merhumu sadece birkaç mümeyyiz veçhesinden hareketle yâd ettik. Yoksa Fethi Gemuhluoğlu denilince kalbimize her biri ayrı birer yazıya konu olacak şekilde o kadar çok mevzu düşüyor ki… Ömür vefa ederse, vakit müsait olursa, hâsılı, Allah izin verirse Fethi Ağabey’i yâd etmeye devam edeceğiz. Heybemizin muhterem yayın heyeti ve kıymetli yayın yönetmeni de münasip görürse tabi.

Ezcümle Merhum Gemuhluoğlu, resmî ideoloji dâhil bu toprakların mayasıyla nâmütenâsip bütün ideolojilerin Anadolu kumaşını çekiştirip durduğu bir zaman diliminde Horasan erenlerinin attığı ilk düğümden bu yana bin yıldır nice emeklerle ilmek ilmek dokunmuş olan bu kumaşın örselenmemesi ve Anadolu insanının kendi hüviyetini muhafaza etmesi için mücadele eden mümtaz bir şahsiyet, bir er kişi olarak tarihin hafızasına kazınmıştır. Ruhu şâd, mekanı cennet olsun, âmîn..

Bu naçiz yazıyı Fethi Ağabey’in ‘Dostluk Üzerine’ sohbetine başladığı ilk cümlelerle, bir selamlama ile girizgâh ederek başlatmıştık; bitirirken de mezkûr sohbetin son cümleleri ile bitirelim:

Nefesler pâyende ola.
Demler, safâlar müzdâd ola.
Kulûb-i âşıkan kûşâde ola…


Yorumlar