Ana içeriğe atla

"BİR SAVAŞÇIDIR KALBİM" - FAZLI BAYRAM



Kitabı 2013 yılında Bekir Büyükkurt hediye etti. Daha önce değerli hocam İsmail Göktürk’teki kitaptan kopya ettirmiştim. Öğrenciydim, üniversite yıllarımdı. Lise son sınıftayken bir vesile tanıştığım İsmail Ağabeyin hocalık ettiği işletme bölümünü kazanmıştım. Ağabeyim İsmail Göktürk, artık hukuk hocam olmuştu. İkinci öğretim okuduğum için ders sonraları bazı zamanlarda hocamı ziyaret ederdim hane-i saadetlerinde. Ağabeyim, hocam, büyüğüm, veli nîmetim İsmail Göktürk, birçok çay ikramıyla birlikte gönlümüzü ateşleyen türküleri ardı ardına dinleterek Maltepe sigarası eşliğinde geceye doğru dolu dizgin sürerdi beni. Sonra başucu kitaplarından seçtiği birkaç şiiri okuyup Osman Sarı’nın Bir Savaşçıdır Kalbim’ini açardı. Bu eserin kapağının açılabilmesi için gönlümüz de yüreğimiz de cânımız da mayası vurulacak kıvamda dipdiri olmalıydı. Hocam bizi itina ile hazırlayıp yüreğimizin zırhını giydirip silahını kuşandırır ve kâinatın ahengine ayarladığı şairane sesiyle okumaya başlardı.

Bir Leyla Gazeli
Elbet çıkamaz bir gezegen yörüngesinden
Çünkü en emin yoldur çizdiğin çizgi senin

Bir Gelişe Övgü
                Seni nasıl çağırsak bize ses ver ey
                Biz bunca toplandık bunca yürek seni bekler gel

Kurşun Gazeli
                Savaşa girdin kalbim bin yara aldı beni
                Ne denli acı varsa aradı buldu beni

Hocam sesini bir daha ayarlar, derin bir soluk alırdı. Burası Efendimiz (s.a.v)’in gidişine bir gazelin denendiği, mahşerî bir gurbetin, içimizden dikenli teller gibi çekildiği yerdi.

Senin Gidişine Bir Gazel Denemesi
            Sen gittin gözler ve bakışlar gitti
            Ak ellere kına yakışlar gitti
                ***
            Yağmur damlaları nereye düşsün
Bu saçlara çiçek takışlar gitti
***
Sen gittin bu evren bir titreyiştir
İnişler çıkışlar yokuşlar gitti
                ***
Bize örtüyü ve kitabı getir
Yoksa bahar gitti ve kuşlar gitti

Şiir üstüne şiir, çay üstüne çay, türkü üstüne türkü, Maltepe üstüne Maltepe. Uzun müddettir tütün içiyorum; bu gün o günlerin anısına bir paket Maltepe sigarası aldım. Hocam sobanın altında kurutur, yakmadan önce de iyice gevşetirdi. Şimdilerde sobalı evlerde değiliz, bu yüzden kurutamadım ama iyice gevşettim tabi.

Evet. Hocam kalbimizin ayarlarını bir usta gibi en ince şekilde ayarladıktan sonra son olarak Taş Gazeli şiiriyle ölüm ayarını (motorcu deyimi) yapardı.

Taş Gazeli
  Taş taş değil bağrındır taş senin
              Nereni nasıl yaksın söyle bu ateş senin

                Bir katılıktır dinamit söker mi yürekleri
                Başın bir kez bu kalbe çarpmasın ey taş senin

               Kazmayı kayalara değil kalplere vur ey
    Ferhat niçindir kırdığın bunca taş senin

Derken biter şiir. Kürek mahkumlarının yıllar sonra özgürlüğüne kavuşup karaya adım atınca gök yüzüne bakıp aldığı derin nefesi üflemesi gibi hocamın devletli hanesinden geceye doğru sular gibi akma vakti. Siz deyin saat dört, ben diyeyim beş. Ne önemi var, birazdan salavat okunarak Uncular Camii’nin bahçesindeki kırmızı güller sabah ezanı sedası eşliğinde koklanacak. Müsaade alınıp hocamdan, baharda fışkıran ağaçların yaprakları gibi âbâd olma vakti.


Yorumlar