Efendim merhabalar. Ben 67 yaşında, 8 çocuk babası, eşini toprağa vermiş, torunlarının isimlerini birbirine karıştıran, günde 20 farklı ilaç tüketen, birkaç kez Hacca gidip “Hacı”; biraz para kazanıp da eli bol olunca “ağa” olarak anılan bir ihtiyarım. Köylüm sağ olsun, “Hacı” olarak da “ağa” olarak da “Hacı Ağa” olarak da beni bildi. Ben de yıllarımı bu yakıştırmalara layık olmaya çalışarak geçirdim. Arada sırada da “El alem ne der?” endişesinden ailemi müşkül durumda bıraktım. Haklarını helal etsinler. Bakmayın böyle tek nefeste derdimi anlatabildiğime. Bu toprakların her ihtiyar adamı gibi derdini anlatmaktan acizim ben de. Dert benim de, anlatan ben değilim bu sefer. Sebze meyve sattığım, ömrümü verdiğim ve nice ömürleri de çürüten hal dükkanıma kara bir oğlan geldi. “Hikâye Malzemesi Dükkânı” diye bir yerde çalışıyormuş. Harçlık vermek için elimi cebime attığımda beni ikaz edip “Hacı Emmi hele 2 çay söyle de içelim.” dedi. Ne iş yaptığını anlamadım ama küçük esn...