Tarık Tufan’ın romanından uyarlanan Şanzelize Düğün Salonu, dizi sektörümüze farklı tatlar getireceğini düşündüğümüz TRT’nin yeni dijital platformu Tabii'nin ilk mahsullerinden biri. Bu platformda daha çok Anadolu insanına hitap eden; dizi, film, program ve belgesellere yer verilmiş, nihâyet. Bilim kurgu, tarih, suç, drama ve komedi gibi türlerde, masada güzel duran fikirlerle karşımızda. Aileyle veya ailesiz izleyemediğimiz, ucuz, kofna, bir türlü anlayamadığımız dertleri olan yapımları görmektense Şanzelize Düğün Salonu gibi dizileri görmek isterim. Şanzelize’nin yayın hayatının istikbalini belirleyecek olan pilot bölümünün ardından hakkındaki sessizliği bu yazıyla bozuyoruz.
Annesini kaybettikten sonra iyice yalnızlaşan ana karakterimiz Turgut bu kaybın akabinde ilk kez bir kıza vurulur. Bu aşk vesilesiyle dergâh şeyhi babasıyla yollarını ayırır. Nihayetinde dizi, muhafazakâr kimliğini yavaş yavaş kaybetmeye başlayan Turgut’un değişen yaşantısının sekiz sene sonrasını anlatmaktadır.
Dizide dergâh
hayatı ve tasavvuf temel unsurlardan biridir. Aslında daha evvel bu konuya
içeriden bir nazarla bakıp anlatma gayreti gösteren, böylesine büyük
prodüksiyona sahip bir yapımla karşılaşmamıştık. Bu durumu dizinin senaristi de
bir röportajında şöyle ifade etmişti:
“Tekkelere değinen romanlar oldu ama bunlar genellikle buraların ne kadar yozlaşmış olduğuna dair son derece önyargılı ve ideolojik metinlerdi. Özellikle Cumhuriyetin ilk dönem romanlarında böyledir. Yeni paradigmanın yerleşmesi için eski olan her şeye kötü gözle bakılıyordu. Sosyal hayatın içinde bu kadar yer alan ve derin kültürel arka planı olan mekânların edebiyatımızda, sinemamızda hiç yer almaması, yer aldığında mutlak kötü bağlamında değerlendirilmesi üzerine kafa yormamız gerekiyor. Biz edebiyatçıyız ve hayatın akıp gittiği yerler bizim için olağan mekânlardır. İyilik ve kötülük kategorik olarak bir yere ait olmakla edindiğimiz nitelikler değildir. İyi ve kötü insanlar her yerde.”
Senarist dizide
çoğu gencin yaşadığı kimlik bunalımı hususuna da temas ediyor. Bu mevzûyu biraz
daha açmak niyetindeydim fakat yazının bir tanıtım metni olması hasebiyle bir
sonraki inceleme kısmında bahsetmenin daha münasip olacağını düşündüm. Şimdi
kaldığımız yerden devam edelim. İzlediklerimiz esasında yolculuktur. Kaybolanın
yolculuğu. Senarist bize bu yolculukla alakalı bilgileri ilk sahneden vermeye
başlamış. İkinci sahneyi hatırlayacak olursak Turgut’un derste olduğu sırada
hocasının ağzından dökülenler şöyleydi:
“Ruhumuz ve
kalbimiz aynı yere mi bakıyor? Yoksa parçalanıp ayrı yerlere mi düştü?
Tramvaydan hangi durakta ineceğiz? Fatih de mi yoksa Harbiye de mi? Peyami Safa
Fatih Harbiye demiş ama siz dilerseniz bugün Üsküdar Nişantaşı diyelim. Neriman
kimi seçecek, Şinasiyi mi? Maciti mi? Doğuyu mu? Batıyı mı? Her biriniz birer
nerimansınız. Baloya katılıp katılmamaya karar verin. Alaturka mı? Alafranga
mı?”
İşte Turgut’un
seçenekleri: Alaturka ve alafranga. Her iki seçimin kendisi için çok sancılı
bir süreç olduğunun farkında olan Turgut, bir seçim yapıyor: Aşk. Tabi bu seçim
aynı zamanda değişimin habercisi. Değişim ise meşakkatlidir. Yönetmen bu
meşakkatli süreci anlatmayı, sinemanın sunduğu imkanları yerinde kullanarak
güzel kotarmış. Şahsen ben bu süreci anlatan sahneler içerisinden bir sahneyi
seçmek durumunda kalsam, ki bu tercihleri yapmak bana hep yersiz gelmiştir, Turgut’un
yatsı ezanı okunurken namaza gitmemesinden mütevellit ruhunun daraldığı, içinin
sıkıldığı sahneyi seçerdim.
Bu romanı
içeriden bir nazarla anlatan dizinin yapımcısı ve yönetmeni olan Osman Nail
Doğan’a, Tarık Tufan’a ve Mahmut İslam Bilir’e Heybe ekibi olarak çok teşekkür
ederiz. İnşallah ilerleyen bölümlerin daha güzel olması dileklerimizle
bitirelim. Kalın sağlıcakla, muhabbetiniz daim olsun.
Şanzelize Düğün
Salonu
Yapım: ATK Medya
Yapım
Yapımcı: Osman
Nail Doğan
Yönetmen: Osman
Nail Doğan
Senarist: Tarık
Tufan
Oyuncular: Halil
İbrahim Babür, Ezgi Eyüboğlu, Sait Genay, Erdem Akakçe, Musab Ekici
Yayınlandığı
Mecra: Tabii
Tür: Komedi,
Dram
Yapım Yılı: 2023
Yorumlar
Yorum Gönder