Ana içeriğe atla

KİTAP MEDENİYETİ - NEVZAT KÖSOĞLU

Biz, bir kitap medeniyetinin varisleriyiz; hayatın her alanını aynı kitabın ölçüleriyle düzenleyen bir medeniyetin. Bu yüzden hayatımızın parlak bir üslubu ve öte dünyayı kucaklayan derin anlamları vardı.

Bir kitap medeniyeti kurmak, önce insanın ruh mimarisini bir kitaba göre ölçülendirerek yükseltmek demektir. Ölçülenen ruh, kendi şablonuna göre dünyasını kurar; mimariden musikiye, komşuluk ilişkilerinden uluslararası duruşlara kadar hayatın tamamı anlamlı bir bütün olur. Sadece hayat mı?...

Bizim medeniyetimizde tüm evren, canlısı ve cansızıyla anlamlı bir bütündür; birbirleri için, birbirleriyle ve bütünle bağlı; kitabın ruh verdiği ve bağlarını ördüğü bir bütün. Onun için, türkülerimiz,

“Burada bir yiğit ölmüş,

Gök gürler, bulut ağlar.”

derken, sadece benzetme yapmış olmaz. Evet, bizim öyle yaslarımız vardır ki, kurtlar kuşlar katılır; gök gürler bulut ağlar. Allah korkusuyla yarılan, yuvarlanan taşlar, dünyayı ve hayatı bunca güzelleştirenler için örtülü, açık yas tutarlar.

Ne yazık ki, bu medeniyetin ruhu, yaşanan hayatlarda ortaya çıkıyor ve onlarla birlikte göçüp gidiyor. Şefkate, sevgiye, merhamete, adalete ve dünya karşısında korkusuzluğa, tek kelimeyle imana dayanan bu medeniyeti, her nesil yeniden, kendi hayatı ile kurmak zorundadır; zorluğu buradadır. Geçen nesillerin, bu değerleri hayata egemen kılmadaki emekleri, yöntemleri sadece yol yordam ve yön göstericidir. Her nesil kendi emeğini ortaya koymak zorundadır. Evler, şehirler, yollar ve makineler ve cilt cilt bilgi birikimlerinin mirasına konabilirsiniz; ama, sevgiyi, şefkati, adaleti, korkusuzluğu kendi hayatınıza kendi emeğinizle yerleştirmek zorundasınız. Yani ruh mimarinizi kendiniz kurmak zorundasınız. Kendi hayatınızda bunu başarabilirseniz, bilin ki, öz medeniyetinizin yükselen yapısına bir tuğla da siz koydunuz...

Dikkat edin ki, bu değerler evrenseldir; yani kitap sizi evrensel olana ve çağdaşlığa götürecektir. Fakat, isteseniz de istemeseniz de bir tarih ve geçmişin birikimi üzerinde yükseleceğiniz için milli olacaksınız. Sizin güzelliğiniz ve dünyaya katkınız da bu olacaktır; siz Mevlanaca sevecek, Yunusça söyleyecek ve Karacaoğlan gibi sazlandıracaksınız.

Kitap diyor ki, her zorluğun ardından bir kolaylık vardır. Medeniyetini kaybeden bir topluluk yalnız, korkak ve çıplaktır. Ama, kıblesini doğrultursa yeniden yükselmesi kolaydır. Çünkü, iyi yetişmiş, yeterince inanmış bir nesil; tek bir nesil, bir medeniyeti yükselişe geçirebilir.

TÜRK OLMAK YA DA OLMAMAK, ÖTÜKEN YAYINLARI, 1. BASIM, 2005


Yorumlar