Evin bahçeye açılan tahta kapısını aralayınca toprağa serilmiş çimenlerin yeşili göze de gönüle de huzur veriyor. Anne bahçenin ceviz ağacının dalında salıncakta sallanan neşeli çocuklarına seslenirken diğer bir ülkenin Gazze şehrine ait sokaklarında çocuklarının yaşadığından emin olmak için bir annenin şefkat dolu sesi gökyüzünde yankılanıyor.
Anne’nin sesi kızına da oğluna
da güven veriyor. Küçük bir kız annesinin pişirdiği çorbayı heyecanla içmek
için salıncaktan iniyor. Küçük kızın ayakları yeşil çimenlere bastığında abisi kız
kardeşini sallamayı bırakıyor. Diğer bir çocuğun ise dünyası değişiyor.
Anne her gece sevgiyle
okşayıp, öptüğü kahverengi saçlı oğlunu tanıyor. Yerde cansız bir halde yatan
oğlunun alın hizasından akan kan damlalarını öperek siliyor. Anne’nin kirpiklerinde
asılı duran her bir gözyaşı teslim oluyor bu şehadete. Diğer bir anne,
çorbasını içen oğlunun kahverengi düz saçlarını öpüyor, anne şefkatiyle.
Anne’nin gözleri sırma saçlı
kızını arıyor. Küçük kız çimenler arasında keşfettiği uğur böceğini, parmağının
ucunda bekletiyor. Uğur böceği, uçtu uçacak gibi olsa da küçük kızın parmağının
ucunda bir süre kalmak ister gibi duruyor. Küçük kız, büyük bir alev topunun
evlerinin bahçesine düşmesiyle birlikte uğur böceği uçuyor. Anne kızının yanına
geliyor şefkatle sarılıyor ve diyor ki:
“İyi ki benim kızımsın.”
Diğer bir anne ağlıyor,
şehadete ermiş cennet kuşu olan kızına. Sarılıyor defalarca anne, hayatta olan
küçük kızına. Öpücükler annenin gözyaşlarına karışırken şükür duaları ediyor
her iki anne.
Dünyada bir ülke, o ülkenin
adı Filistin. Filistin’in içinde bir şehir. O şehrin adı Gazze. Gazze’nin
sokaklarında bir ev. O evin adı İnanç. İnancın
kapısında bir kilit. Kilidin ucunda bir anahtar. Anahtarın arkasında var
bir Kudüs.
Yorumlar
Yorum Gönder