Dilimlenmiş Elma Hakkında
Mehmet Gülper’in hatrı için.
beni ona ne diye
küçüktüm bir kitabı yarıda bıraktıydım
adem o kitapta
henüz turab idi
bir dağı yerinde uslu durduğu için büyür sanırdım
çocuklar uyuyunca
gezdim dolaştım dağlarda bi vakit toprak yedim
acıkınca
ol an annem bir elmayı dilimledi içime kuruluverdi
tohumları
-zehra daha o dağların ardında
sen onu yarattın -madem
beni ona ne diye
esmer fakat platin mavisine kandığım dünyada
ilençle uyandığım bir sabah
büyüdüm
bellek buyurdum o kitaba
okudum büyüttüm adem’i
aşık ettim
ol dediydi, ol adamah
adem bir parçası eksik olduğunu anladığı anda
tek dişi bile çıkmamış Mezopotamya da
gezdi bir vakit
söylene söylene
kaburgamı aldın sen benim kaburgamı aldın
kaburgamı*
rivayet oldur ki
o günden sonra aşk bir eksikliği kapamak için tam
oraya
zehra o dağların koynunda bir yerlerde havva’yla
büyüdüm içimdeki tohum da büyüdü
büyüdüm ağaç ettim sînemi
havva emekliye ayrılınca kaburgalardan,elmalardan ve
dağlardan
el verdi zehraya
gezdiğim dağ bana zehra nedir öğretti
zehra bana; sinemdeki elma için
sürgünlerden geldi
sürgün için
sinem ona
kuşlar için
madem ikimiz bir fidanın kiracısıydık
madem kökümüz bir toprağı mülk bellemedi
madem bir elma toplayıcısıydı zehra
madem ölen kuşları hep zehra
madem
sinem diye büyüttüğüm o ağaç
dünya sürgünümdü benim
al bu yanımı
bu yanımı da
“uzatma dünya sürgünümü benim”
beni ona ne kuş ne de yar zehra ölürse kuşları ve
beni kim toplar.
Yorumlar
Yorum Gönder