“Bizler ki, başları aynı kitaplara eğilmiş kimseleriz. Bizden yakın akraba mı olur?” Cemil Meriç Milenyum, iletişim, teknoloji, endüstri, bilgi, internet… Adının bir türlü konulamadığı bereketsiz bir çağda yaşıyoruz. Bu bereketsizlik, farkında olsun olmasın her milletten ve her yaştan insanı içine hapsetmektedir. Az bir huzur bulabildiğimiz mekânlar, para veya takipçi kazandırmayan sanat faaliyetleri, reklam kokmayan hayır işleri, hatta öylesine yolda yürümek bile artık bir anda kazanç, reklam veya politika aracına dönüşebilmektedir. Böyle bir ‘Bereketsizlik Çağı’, insana nefsî emellerinin dışında elini attığı her yerin kuruduğunu, tadının kaçtığını hissettiriyor. Neyse ki bize iklimimizi bulduracak kitaplarımız ve bu kitapları heybesinde taşıyan, aynı dili konuşan, kan bağından da sağlam bir bağ ile birbirine bağlı gönül insanlarımız var. Kimi zaman kılavuz hükmündeki kandil kitaplar, kimi zaman bu gönül dostları, yola çıkan insanın heybesine mumun ...