Sokrat konuşur, öğrencileri not tutarmış. O notlar olmasa, Sokrat'ın eseri de olmayacaktı demek ki... Belki Sokrat'ın eseri değil ismi bile bugüne gelmeyecekti. Dünya kültür ve medeniyet tarihinde daha niceleri, kendisini tanıyan vefakârların himmetiyle geniş kitlelere ulaşmıştır. Türkiye'nin en büyük şairlerinden Yahya Kemal; Balkanlara Seyahat (1912) risalesinden başka bir şey yayımlamadığı sıralarda, kendisini "Sokrat tarzına mensubum" diye tanıtıyor, etrafındakiler onun sohbetleriyle gaşyoluyorlardı. Fakat o, ilk gençlik yıllarında İrtika'da neşrettiklerini artık şiir saymıyor, hayranlıkla dinlenen, taklit edilmeye çalışılan şiirlerini ise henüz olgunlaşmadığı kanaatiyle hiçbir dergiye vermiyordu. Uzun bir aradan sonra tek tük imzası görülmesine rağmen o hâlâ sohbet adamı sayılırdı. Başkaları onunla "şiirsiz şair" diye alay etse de o mükemmele varmadan "eserim var" diyemiyordu. Ömrünün sonuna kadar mükemmeli arayıp durdu, kitap yayım...