-yaşayanlara- 1. ölüm bahtiyar yokuşuna yukarıdan gelir göğsünde biten çiçekler öksüzdür şimdi insan her şeye tam zamanında geç kalır gül bahçesi olur kabri ihtiyar çocukların ölüm bahtiyar yokuşuna yukarıdan gelir 2. ağzı açılınca gülce konuşurdu içlerinden biri konuşunca gül dökülürdü dudaklarından gül dikenleriyle terbiye ederdi dünyayı biri gül ezgisiyle gülce söylerdi söylediklerini ağzı açılınca gülce konuşurdu içlerinden biri gülü gülce tercüme ederdi içlerinden biri tamburdan mevsimler devşirirdi güldü mü dişleriyle demir döverdi kanıyla emzirirdi yoldaşı çiçekleri gülü gülce tercüme ederdi içlerinden biri biri başını uzattı devrilen göğe türküler söylerdi gül ezgileriyle çaldığı gül söylediği gül sustuğu gül ve inatla dünyaya vermedi başını biri başını uzattı devrilen göğe biri gülce susardı öyle vakur gül ikram ederdi gü...
Dünyada bir ülke, o ülkenin adı Filistin. Filistin’in içinde bir şehir. O şehrin adı Gazze. Gazze’nin sokaklarında bir ev. O evin adı İnanç. İnancın kapısında bir kilit. Kilidin ucunda bir anahtar. Anahtarın arkasında var bir Kudüs. Evin bahçeye açılan tahta kapısını aralayınca toprağa serilmiş çimenlerin yeşili göze de gönüle de huzur veriyor. Anne bahçenin ceviz ağacının dalında salıncakta sallanan neşeli çocuklarına seslenirken diğer bir ülkenin Gazze şehrine ait sokaklarında çocuklarının yaşadığından emin olmak için bir annenin şefkat dolu sesi gökyüzünde yankılanıyor. Anne’nin sesi kızına da oğluna da güven veriyor. Küçük bir kız annesinin pişirdiği çorbayı heyecanla içmek için salıncaktan iniyor. Küçük kızın ayakları yeşil çimenlere bastığında abisi kız kardeşini sallamayı bırakıyor. Diğer bir çocuğun ise dünyası değişiyor. Anne her gece sevgiyle okşayıp, öptüğü kahverengi saçlı oğlunu tanıyor. Yerde cansız bir halde yatan oğlunun alın hizasından akan kan damlala...